06 Haziran 2007

Kendi Kendimize Yapalım, Yayınlayalım, Satalım!

Yeni öğrendiğim bir site 'do it yourself' sitelerinden, LULU(dot)com! Bu site size girdiğinizde kendi kendinize kitap yapmanızı, albüm oluşturmanızı, cd/dvd yapmanızı, bir çok ekstra şeyi önce yapıp daha sonra internette yayınlamınızı ardından da, onun fiyatını belirleyip satmanızı sağlıyor.
Ben bir manzara resimleri albümü oluşturup satmayı deneyeceğim.

14 Mayıs 2007

Boş Kalan Çerçeve

Şarkı Söylemek Lazım programını "olabildiğince" (açarsak denk geldikçe) takip ediyordum. Taaki geçtiğimiz hafta Yeliz ve Semih Saygıner'in performansını görüp, aşık olup, şok geçirip , üstüne bi de duygulanıp ,gözleri dolup ağzım açık izleyene kadar, sonuç bu haftaya kadar zor sabrettim. Bu hafta iki parça seslendirdiler ve gene mükemmellerdi. Hemen youtube'a girdim onların geçen haftaki performanslarını defalarca izlemek için ama yok hiçbir sitede bulamadım geçen haftayı. Bu hafta zaten daha yollanmamıştır da geçen hafta nasıl olmaz.. İnsanın yüreğine seslenen bir sese sahip Yeliz, Semih Saygıner ise sanırım 1968'de trafik kazasında ebeveynlerini kaybeden birinin metaneti ile sağlam bir sesle işliyor kulaklarımıza. Cd çıkarsalar ciddiyim gider alırım orjinalini kesinlikle kopyasına falan tenezzül etmem.
Bu kadar laftan sonra diyeceğim şudurki, benim kalp gözümü açan şarkı neydi? Neyi söyledi bu ikili 6 Mayıs 2007'de, "Boş Kalan Çerçeve" adlı şarkıyı.

Boş Kalan Çerçeve (1969)Yer aldığı film: Boş ÇerçeveOyuncular: Hülya Koçyiğit, Kartal TibetYorumcu: Belkıs Özener

Boş Kalan Çerçeve

Bırakma ellerimi,
Bırakma yalnız beni.
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini.

Artık bülbül ötmüyor,
Gül dolu pencerede.
Yalnız hatıran kaldı
Ahhh Boş kalan çerçevede.

Artık bülbül ötmüyor
Gül dolu pencerede.
Yalnız hatıran kaldı
Ahh Boş kalan çerçevede.

Aşkların en güzelini
Yalnız sende duymuştum.
Son defa seyredeyim
O Yaşlı gözlerini
Son defa seyredeyim
O yaşlı gözlerini

Artık bülbül ötmüyor..
Gül dolu pencerede.
Yalnız hatıran kaldı
Ahhh Boş kalan çerçevede..

Artık bülbül ötmüyor.
Gül dolu Pencerede.
Yalnız hatıran kaldı
Ahhhh Boş Kalan Çerçevede…

Hiç dinlemediyseniz Zara'nın söylediği versiyon için HEMEN TIKLAYIN. Bayılacaksınız..

NOT: Eurovision'u baştan sona izledim. Sırbistan'ın parçası güzel miydi?? soru bu değil.
Kazandı mı? KAZANDI. İngilizce miydi peki şarkı? HAYIR.
1. Sırbistan Marija ŠERIFOVIĆ "Molitva".......

05 Mayıs 2007

VATAN SEVDASIYMIŞ

29 Nisan 2007 ilerde çocuklarıma anlatacağım bir gün. Meydanlarda “Dağ başını duman almışşşş” diye elimizde tek yürek olduğumuz bayraklar ile yürüdüğümüz gün.
Çağlayan’da değildim.Olamadım orda ama sonrasına yetişmeye çalıştım. Bütün günü evdeki televizyonumdan canlı izledim. Kanaltürk gene bir önceki Ankara “Tandoğan” mitingi gibi canlı verdi tüm bu toplantıyı. Milyonlar ordaydı. Biz de evlerimizden gönül bağı ile ordaydık. Ama ne zamanki fırsatını buldum hemen kendimi Taksim’e attım. Kalabalığın bir kısmının içinde kendimi kaybettim. Hayatımda hiç bu kadar içimde bir aşkı hissetmemiştim. Sevda buydu demek ki. Vatan sevdası buydu demek ki. Türk sivil kuvvetleri, Türk silahlı kuvvetleri sonunda, kendi aramızda biz milliyetçi insanların yıllardır dediğini diyebildi. Bu uşakların, bu şehidimize “kelle”, terörist başına “sayın” diye hitap eden bu din istismarcılarını sonunda fark edebildiler.
Ne mutlu Türk’üm diyemeyen, ulus yerine ümmet anlayışı güden, üst kimlik diye diye TBMM’nin tüm karar organlarını ele geçirip, Atatürk’ün bizlere emanet ettiği cumhuriyeti, eyalet sistemi ile parçalayacak olan bu kendini bilmezleri birilerinin silkelemesi gerekiyordu. Önce genelkurmayın muhtırası ile silkelendiler. Dün de milyonlar silkti…(!)
Geri dönersem düne, aklımdan çıkaramayacağım an; artık saat 22:00 sularında bayraklarını katlayıp Taksim’de olağan yürüyüşlerine geçen insanlarımızdan birinin bir anlık dikkatsizliği sonucu bayrağını düşürdüğü andır. O neydi ya. Görülmeliydi. Bir anda öylesine voltalar atan kalabalıkta herkes bayrağı kaldırmak için hamle yaptı! Bir iki kişi değil, hepimiz. Düşüren arkadaş ama hepimizden hızlı eğildi yere..
O bayrak düşemezdi. O bayrak biziz, o bayrağın kırmızısı, hepimizin kanı. Kanı bozuk olanlar anlamaz bu renkten. Onların anlayacağı ABD mavisidir. Ya da ampulün sarısı.
1000 DİRİLMİŞ KITAlar ayıldı, imam da bayıldı.....

03 Nisan 2007

TMNT Nedir?


Eğer izleyemiyorsanız TIKLAYIN

14 Mart 2007

The Number 23



23'ü izleyin derim. J C gene muhteşem.
Just watch "The Number 23" for brilliant Canadian actor Jim(Eugene)Carrey...
İzleyemiyorsanız tıklayın.

20 Şubat 2007

KURTLAR VADİSİ TERÖR'E TERÖR

Bugün PANA Yarın SANA...

Evet Kurtlar Vadisi izleyicisiyim. 30 Milyon insandan biri de benim! Türkiye'deki çoğu bilinçli insanın oturup Türkiye gerçeklerini bir kez daha gözden geçirmesine sebep olan dizinin her bölümünü; hayat dersi niteliğinde izleyen bir gencim. Gençtim demiyorum. Onlar yayından kaldırılmış olabilirler ama ben onların yaptığı diziden korkan zihniyeti de aynı dizi izler gibi izliyorum. Türkiye gerçekleri, nasılda dış baskıların altında eziliyor. Saçma sapan projelerin (fiestalar) tvlerdeki yayınları aynen sürerken, bu gözümüzü kulağımızı açmamızı sağlayan insanların, SANSÜRle durdurulmasına sonuna kadar karşıyım.
Henüz bir bölümü yayınlanan; hiç bir şekilde ayrımcılık olayı barındırmadan bir annenin 4 çocuğundan ikisinin farklı biçimlerdeki ölümüyle başlayan bir dizi, ne hakla yayından kaldırılır.. (Annenin ölen oğullarından biri şehittir; diğeri ise dağa çıkıp ölmüştür.. İlk bölümde hiç bir şiddet öğesi de yoktu.)
Amerika'da 24 adlı dizide teröristlerle uğraşan ajanın işkenceleri yeni yeni sorgulanırken; bizim dizimiz henüz ilk yayını ertesinde gerekçesiz SANSÜRleniyor.
Ben size duyduklarımı anlatsam; çok yakın bir arkadaşım daha 5 gün evvel bana; Kurtlar Vadisi'nde ilerleyen bölümlerde terörün arkasındaki devletlerin de ima edileceğinin haber alındığını ve ABDnin şimdiden hükümete hemen dizi durdurulmalı direktifi verdiğini söylüyordu. Ben ise şaçmalama dizi yayına yeni girdi ilk bölümü yayınlandı, hiç bir hukuk kuralı onu daha yapmadıkları (yapmayacakları) için yargılayamaz, demiştim. Ama işte bir kez daha görüyoruz güçlü kim. Dünya'ya adımızı "ilk kez" sansürlenen, yasaklanan bir dizi ile duyuruyoruz.
Ama Show Tv, Kurtlar Vadisi gününde aynı saate "Kan Uykusu" Belgeselini koydu, muhteşem bir cevap niteliğindeydi. Keşke her perşembeye Kan Uykusunu koysalar Kurtlar Vadisi yerine. Çünkü ordan bile anlıyoruz terörün arkasındaki gerçekleri. Aklımız fiestaya kaymıyor. Kanayan yürekleri hatırlıyoruz bir nebze. Şehit annelerini, eşlerini,çocuklarını, yakınlarını.

Kurtlar Vadisi şiddet içeriyor diyenlere de iki çift lafım var: İçinde şiddet, işkence ve ya ne biliyim komedi adına erotizm olan bir çok hollywood yapımı filmi ağzınızın suyu aka aka izliyordunuz, hem de bu filmler genelde prime time denilen zamanda yayınlanır. Bu dizi 22:00 da başlıyor çocuğunuzu erken yatıramıyorsanız o sizin beceriksizliğinizdir..
Bu dizinin yayından kaldırılma nedenine inanmak; leyleklere inanmak gibi, belli bir zeka yaşına gelmediyseniz anlamazsınız!

Kurtlar Vadisi resmi internet sayfası için tıklayınız.
Rtük sayfaları çöktü. Bununla ilgili haber için tıklayınız.

29 Ocak 2007

Quantum Leap



Nedir bu "Quantum Leap" diyenler;Türkiye'de 90lı yıllarda gösterilen benim hatırladığım "Zamanın Ötesinde" ama çoğunluğun "Zamanda Yolculuk" ismiyle hatırladığı ABD yapımı bilimkurgu dizisi..TRTnin daha önce verdiği bir yapımdır ki ben TRT2de izliyordum, ama Star tv'de de daha sonraları gördüm. 90lı yılların "zamanda yolculuk" dizisi. Tam nostaljik takılıyorum...

Biraz bahsetsem hepiniz hatırlayacaksınız. Dizinin başlangıç tarihi yani 1989 ele alındığında yakın gelecek olan 1995'de; "Quantum Leap" ("Önemli bir atılım") deneyi üstünde çalışan fizikçi Dr. Sam Beckett (Scott Bakula) devletten istediği desteğin kesildiğini ve zamanda bilinçsel yolculukla ilgili yaptığı deneyin aksayacağını duyunca, kendini denek olarak kullanır ve ortadan kaybolur. Artık 1995'de değildir, kendi bile tam olarak değildir, geçmişte bir yerlerde hafızasını kaybetmiş, kim olduğunu unutmuş bir halde ekrana gelir. Ve aynaya baktığında bir başkasını görürüz! İşte burda yardımına gelecekten bir hologram koşar. Deniz tuğgenerali Alber "Al" Calavicci (Dean Stockwell) onun 95'ten yakın arkadaşıdır ve sadece Sam tarafından duyulup görülebilmektedir. Tabi hayvanlar ve küçük çocukların da onu görebildiğini söylemeliyim.
Bu dizinin en kışkırtıcı yanı, Dr. Sam'in her bölümün sonunda bir başka bedene geçtiğini görmek olurdu. Bir sonraki bölümde kim olacağını görürdük. Tabi o her seferinde tekrar kendi zamanına dönmek hülyaları ile yaşardı.
Diğer detaylara gelince, her geldiği zamanda bir görevi olurdu, işleri yoluna koymak içinde belli bir süresi vardı o süre dolduğunda o bedenden çıkıp başka bir zamana gideceği için son anda yaşadıkları önem içermezdi. Mesela ona tam son anda ateş edildiyse tek önemli olan onun hemen diğer zamana kurşundan önce geçip geçemeyeceğidir ki bazen diğer zamana gittiğinde daha beter bir sahne ile karşılaştığı da muhtemeldir. Bi uçağı uçuruyor olabilir, dayak yiyor olabilir ya daa bir erkekle öpüşüyor! Tabiki bedenlere girmekten söz ediliyor, bunun en iyi sosu kadın olmak olabilir ama hatırlıyorum da kadın olduğu bölümlerin haricinde hamile bir genç kız da olmuştu..
Ne mükemmel bir kurguydu, muhteşem bir hayal gücüydü. Aynaya bakması, büründüğü kişiyi görmesi, bizim görmemiz olağanüstüydü.. Al'in muzip tavırları, elinden düşürmediği purosu.. Sam'in her olayın üstesinden gelişi, her bölüm neredeyse bir aşk yaşayışı..
Şu an tek istediğim bu diziyi tekrar izleyebilmek ekranlarda. Digiturk olabilir, CNBCe olabilir. Emin olsunlar bu dizi yakalandığında izlenmeden edilemeyecek türdendi.. Müziği hala kulaklarımda..

Detaylı bilgi arayanlar için tıklayınız.
Dizi girişini izlemek için You tube trial

Haftaya da artık "Ziyaretçileri" hatırlatırım:D